Microsoft şirketinin Başkanı ve Baş Yazılım Mimarı Bill Gates bir yıl içerisinde üçüncü kez (iş için ikinci kez) Türkiye’de. Bebek’te simitli kahvaltı gibi magazin ayrıntılarını,uzun menzilli Bombardier BD-700-1A10 Global Express modeli uçağının fiyatını bir kenara bırakırsak üç elma düşüyor başımıza:
- Başbakan ile akşam yemeği Sevgili Gates 29 Ocak akşamı Sayın Başbakanımızın Dolmabahçe Sarayı’nda onuruna verdiği yemeğe katıldı. Ben oldum olası bu ve benzeri protokol yemeklerinde Dolmabahçe Sarayı, Yıldız Şale, Topkapı Harem gibi yerlerin kullanılmasına taraftarım. Muhatabımız büyük resmi görebilsin diye. Bizim ömürlerimiz, Microsoft gibi şirketlerin tarihleri, hatta örneğin ABD gibi genç devletlerin geçmişleri söz konusu mekanlarda yalnızca ufak bir kısmı gözönüne serilen tarihimizin yanında nasıl sönük kalıyor, değil mi? Sanırım Çin ve İran medeniyetleri ile birlikte en uzun zamandır devlet idare etme yetisini geliştirmiş bir toplumun evlatlarıyız, ve bu özellikler, ne kadar inkar etsek de toplumsal DNA’mızın bir yerlerinde kodlanmış haldeler.
Neyse, parantezi kısa keseyim, bu konuya daha sonra döneceğiz. Ne yazık ki yemeğin menüsü açıklanmamış (yediğin içtiğin senin olsun gördüklerini anlat ;-), ama konuşulanlar hakkında bilgi var: “Gates, yemekte Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a İstanbul Ümraniye’de kurmayı planladıkları teknopark ile ilgili de bilgi verdi. “İstanbul’a bir Silikon Vadisi” kuracağını söyleyen Bill Gates, teknopark konusundaki çalışmaların ne durumda olduğunu öğrenmek için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a dönerek, “Çalışmalar sürüyor değil mi” diye sordu. Topbaş da, teknopark konusundaki hazırlıkların sürdüğünü söyledi.” [Hürriyet]
Microsoft’un İstanbul’daki Teknopark’ı (ya da Teknokent’i) konusunu biraz araştırdım, sevgili Gates geçen yıl geldiğinde bu konu gündeme gelmiş: “Erdoğan holding temsilcilerinden, Maslak veya Ümraniye’de yapılması planlanan ‘Teknopark’ projesine destek istedi. Gates bu konuşma üzerine, Microsoft’un oluşturulacak Teknopark’ta ‘ilk kiracı’ olmak istediğini bildirdi” [Milliyet] Yani Teknopark bizim, Gates kiracı imiş geçen yıl. Bu sene Gates ev sahibi olmuş, hatta sayın Topbaş’a da sormuş şantiyenin durumunu. Yine [Milliyet]ten öğreniyoruz ki “2 bin kişinin eğitiminin yapılacağı Teknopark projesi”nin geçen sene sunumu ve reklamı yapılmış sevgili Gates’e. Eğitim ile Teknopark sözcükleri tam öpüşmüyorlar, ama buna da şükür.Aslında Maslak’ta bir teknopark var, İTÜ yerleşkesinde Arı Teknopark. Ama ne yazık ki Microsoft bu teknoparkta kiracı değil. Ümraniye’ye dönünce iş daha da enteresan, söz konusu teknopark Mart sonunda karşı kıyıya, Kağıthane’ye taşınmış sayın Topbaş’ın şahsi seçimi ile, üç yılda bitmesi bekleniyormuş. Dolayısı ile Microsoft’un ilk kiracı olup olmayacağını görmek için iki yıl daha beklememiz gerekiyor.
Geline sormuşlar “Neden oynamıyorsun?” diye, “Yerim dar” demiş, açmışlar ortalığı bir güzel, “Yenim dar” demiş. Bakalım teknopark açılınca Microsoft’un bahanesi ne olacak?
- Öğrencilere vizyoner konuşma NTVMSNBC’nin ve Garanti Bankası’nın katkıları ile ikibin küsur öğrenci Türker İnanoğlu Maslak Eğlence Merkezi’ne toplanmışlar. Önce Microsoft Türkiye yöneticileri sevgili Ekrem Yener ile sevgili Çağlayan Arkan konuştular. NTV onların konuşmalarını kısmen es geçti, bazı öğrenciler ve basın mensupları ile konuşmayı tercih etti. Sonra sahneye sevgili Gates geldi ve tam yarım saat süren ve “vizyoner” olması beklenen bir konuşma yaptı. Tokat gibi bir etkisi vardı. Microsoft Türkiye ve danışmanları Türkiye hakkında ne bilgiler vermişlerse sevgili Gates’e, bir Afrika kabilesinde yapacağı konuşmayı yaptı. “Bir gün gelecek gazeteleri internetten okuyup ödemelerinizi internetten yapacaksınız” dedi.
Sevgili Gates sanırım son kitabında kalmış, hala interneti keşfinin keyfini yaşıyor; ama anlattığı şeylerin çoğunu Türkiye’deki gençlerin (en azından) bir kısmı ya yapıyor, ya da yapmaya hazırlanıyorlar. Anlattığı şeylerin olması bu gençleri çok şaşırtmayacak, bekliyorlar zaten. Nerede bu konuşmanın “vizyon”u?
Ha üç tane soru gelmiş NTVMSNBC portalına, onları sordular sevgili Gates’e. Google ilgili olarak “Biz onlardan daha iyi yapacağız?” dedi, Netscape internet tarayıcısının saltanatı günlerini anımsatırcasına. Ama bu tekel taktiklerinin, kaçınılmaz olarak pazar büyütme güdüsüne teslim olup rakipleriyle birlikte iş ortaklarını da yok etmenin artık o kadar kolay sökmeyeceği konusunda kimse kendisini uyarmadı. Yenilikçilik için rekabete ihtiyaç olduğunu, Microsoft’un da rekabet sayesinde palazlanıp büyüdüğünü, tekelleşmiş bir ürünün aslında ölüm ve çürüme evresine girdiğini biliyordu da söylemedi bence.
Gençler için sevgili Gates tam bir rol modeli: “Dünyanın en zengin adamı”, “PC’nin mucidi”, “Microsoft’un sahibi”, “dünyanın en iyi bilgisayar programcısı”, “bir dahi” vs vs vs. Öyle görmek istiyorlar ve görüyorlar sevgili Gates’i. Oysa ben bir pazarlama makinesi gördüm yalnızca, “Google’ı da devireceğiz”, “Ne iyi yaptınız da 85 bin tane dizüstü aldınız, hem de bizim işletim sistemimizle”, “İlk bilgisayarınızı da bizden alın, sonrakini de, hepsini de…”, … Hayır, benim kafamdaki Gates de bu değil. Ben Hindistan’da, Bangladeş’te derme çatma gecekondularda eşi ile birlikte sefaleti görmeye ve öğrenmeye çalışan, elindekileri kendisi kadar talihli olmayanlarla paylaşmak için çırpınan bir Gates hayal ediyorum. Yoksa yağmurlu havalarda dahi kapalı salonunda trambolinde zıplayabildiğini ballandıra ballandıra anlatan bir yuppie-geçkini değil…
- İşadamları ile görüşmeler Bu toplantı sonrasında sevgili Gates bir basın toplantısı ile XP Starter Edition’ın Türkiye sürümünü duyurdu. Bu konuya ayrıca, belki başka yerde değinmekte yarar var. Ama temel hedef belli: %65’e çıkan korsan yazılım kullanımını azaltmak için bir yandan orijinal yazılım üzerindeki kontrol ve baskıları artırmak, öte yandan “ilk [orijinal yazılımlı] bilgisayarım” kisvesi ile insanlara ucuza kırpık bir yazılım satmak. İLk planlarda Türkiye XP Starter alanında görünmüyordu, nedense dahil oldu şimdi. Korsandan diyorum ben, ama tabi Anadolu dağlarında yeniden görülmeye başlanan bir kediciğin de etkisi olabilir.
Konumuza dönelim: Sevgili Gates İstanbul’dayken çeşitli iş adamları ile de görüştü. Bir kısmını biliyoruz: Medya imparatoru Aydın Doğan. BT yatırımları konusunda talihi bir türlü yaver gitmeyen Koç Grubu’nun başı Mustafa Koç. Bir kısmını da tahmin ediyoruz: “İlk bilgisayarım” kampanyasının finans bacağı olması muhtemel sponsor bankanın başı.olabilir mi? Geçen gelişinde üniversitesi ile işbirliği konularını soran iş kadınımız da olabilir. İlk bilgisayarın donanımını üretebilecek gruplarla da bağlantı kurulmuştur mutlaka.
Durun bir hesap yapalım: Türkiye’de yılda 2 küsur milyon bilgisayar satılıyor. Diyelim ortalama ömür de 3 yıl. Yani toplam 6 milyon makine var. Bunların %65’i korsan yazılım kullanıyor, yani 4 milyon tanesi. Haydi bunlardan yarısı korktu ve kırpık XP Starter işletim sistemini aldı, tanesi 25 YTL’den. Ne ediyor, 100 milyon YTL. Bu yalnızca Türkiye’nin mevcut korsan yazılım oranını AB ortalamasına çekmek için ve yalnızca tek bir ürünle ilgili olarak tek bir şirkete ödenecek diyet. Mevcut durum ile karşılaştırdığınızda ne değişiyor? Pragmatik olarak hiç birşey, hatta geriye gidiş var; çünkü korsan işletim sistemi yerine kırpığını koyuyorsunuz. Devlet 15 milyon YTL KDV alıyor, o da BT alanına harcanır mı harcanmaz mı Allah bilir.
“Ağam biz bu naneyi niye yedik?” diye bir hikaye vardır, onu çağrıştırıyor. Çare yok mu? Var tabi! Özgür yazılım, sevgili kedicik, vs. Ama bunları gizlemek ve kırpık çözümü allayıp pullamak için işbirlikleri kuruluyor, görüşmeler yapılıyor, çember daraltılıyor…
Toparlayalım: Bill Gates geldi ve mevcut durumu olmasa da toplumsal DNA’sı oldukça sağlam olan bizlere Afrika kabilesi muamelesi yaptı, bir iki boş vaat geveledi (nasıl olsa fikri takip yapan kimse yok, kim soruyor “Cendere’deki Teknopark’ın temelleri atıldı mı, hafriyatı yapıldı mı?” diye) ve yerel işbirliklerini garantileyip atladı uçağına gitti.
Şimdi yine bizbizeyiz… Düşünelim bakalım. Gerçekten “zor oyunu bozar” mı? Yoksa aklımızı başımıza devşirip mevzu-u bahis 100 milyon YTL’yi daha iyi bir şekilde, örneğin gerçek bir BT teknoparkı oluşturarak, özgür yazılımları destekleyerek, sevgili Gates’in bir sonraki ziyaretine kadar o salondaki gençlerin hepsini birer yazılım geliştiricisi yaparak, harcamanın yolunu bulabilecek miyiz?
Bir Cevap Yazın