Blogumu okuyanlar bir Nokia 770 edinmek için gün olmasa bile hafta/ay saydığımı biliyorlar herhalde. Sevgili özgür yazılım internet tableti ile ilgili olarak Nokia cephesinde olan biteni Ari Jaaksi’nin blogunu okuyarak izlemeye çalışıyorum. Ari’nin son günlük kayıtlarından birisi hayli enteresan. Kapanış paragraflarını alıntılamak istiyorum:
So, we’ve got a long way to go. Open source is where horses vs. cars were early last century. Horses and wagons were more reliable, faster, easier to operate, and supported by the infrastructure. However, cars changed everything. The basic concept was superior and Henry Ford figured out how to get it to masses.
With open source, we’ve got the engines, brakes, chassis and all that figured out now. And, we’ve got the world class manufacturing process through peer-to-peer production. But where is Henry?
Hayli, hayli, hayli ilginç bir benzetme. Sahipli/kapalı işletim sistemleri at arabası, özgür/açık yazılımlar yeni peydah olmuş otomobiller. Evet, ilk otomobillerden birini aldığınızda bir de tekverirlermişilermiş yanında, çalıştırmanıza yardımcı olsun diye. Arabaların önlerinden çığırtkanlar koşarmış, herkesin dikkatli olup önlemini alması için. Şimdi nerelerdeyiz… Sağ olasın Henry Ford!
Biz de iki ayı geçen süredir Pardus’u koşturmaya çalışıyoruz. Henry’yi olmasa da Vehbi’yi (teşbihte hata olur, affınıza sığınıyorum) bulmak için kapıları çalıyoruz. Evet, bir şeyler pişiyor. Önümüzdeki aylarda duyacaksınız, memnun olacaksınız. Aşkla geleceğiz, hep diyoruz ya. Biraz sabır…
Bir Cevap Yazın