Geçenlerde yazdığım Mobil, Pardus, vb. girdisinden hareketle sevgili Hakkı Alkan Pardus Erken Havlu Attı şeklinde bir yazı yazmış. Yanlış anlaşılmayı gidermek için birşeyler çiziktirmek gereği duydum.
Pardus tablet konusunda, ya da daha spesifik konuşursak FATİH Projesi bağlamında öğrencilere sağlanacak tabletler konusunda havlu atmadı! Mecbur kalmadıkça havlu atmak niyetimiz de yok…
Pardus’un tablet işine girmesinin basit bir teknoloji işi olmadığını; tam tersine çok ciddi bir iş modeli geliştirme, organizasyon ve icraat işi olduğunu söylüyoruz. Pardus’un FATİH tabletlerinde kullanılmasının şartnameye konulacak bir iki sözcük ya da cümle ile halledilemeyecek bir iş olduğunu söylüyoruz.
Mobil cihazlar bağlamında düşündüğümüzde bir işletim sisteminin seçiminin ardından işletim sisteminin sürdürülebilirliğini sağlama, içerik ve uygulama geliştirme, üretim ve dağıtım kanalları oluşturma, finansal fizibiliteyi sağlayacak bir pazar payı elde etme gibi teknik kısmı hayli az, iş (business) kısmı hayli çok bir dizi konunun modele dahil edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. FATİH Projesi, Pardus doğru bir şekilde konumlandırılırsa, bu konuların hemen tümüne oldukça ciddi açılımlar vadediyor. Ancak bunun için, FATİH Projesi ve Pardus çerçevesi dışında ve çok üstünde, Milli Eğitim Bakanlığı, TÜBİTAK, ve hatta Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı düzeyinde politikalar belirlenmesi, planlar yapılması ve uygulamaya geçirilmesi gerekiyor. Bunlar yapılırsa bırakın Pardus’un FATİH Projesi’nin gereksinimlerini karşılamak, küresel ölçekte rekabet eden, yüksek katma değer üreten bir çözüm oluşturacağını, Türkiye’nin bilişim ithalatını azaltacak, üstüne yazılım ihracatını artıracak bir yola girmenin mümkün olduğunu iddia ediyoruz.
Bunları yalnızca burada yazmıyoruz; kamudaki muhataplarımıza, özel sektörden potansiyel iş ortaklarımıza, burada da olduğu üzere kamuoyuna, elimizin ulaştığı dilimizin döndüğü herkese açıklıyoruz.
Pardus projesinin, özellikle 2007 sonrasında, önemli bir eksiği Amerikalıların deyişi ile “put your money where your mouth is” alanında geri kalınması idi. DPT, yeni adı ile Kalkınma Bakanlığı arz tarafında üretimi desteklerken talep tarafında, özellikle kamu alımlarında ve kamunun özgür yazılım politikalarında, gerekli ve/veya yeterli adımlar atılmadı. Pardus’un yaygınlaşması, hem de hayli oturmuş, güçlü aktörleri belirlenmiş ve fiili tekelin hüküm sürdüğü bir pazarda, Pardus projesi ve UEKAE’nin pazarlama ve ikna yeteneği ile sınırlı kaldı. Bu durumda da, ne yazık ki, umulan ve beklenen patlama yaşan(a)madı, 2007-2008’de oluşan momentum doğru şekilde kullanılamadı. Yalnızca birkaç cesur erkenci (early adaptor) tercihini Pardus’tan yana kullandı.
Bizim şu anda soğuk baktığımız aynı durumun, bu kez de Pardus isminin tablet şartnamesinde yalnızca bir seçenek olarak sokulması yolu ile, bir kez daha başımıza gelmesi…
Umarım açıklayıcı olmuşumdur…
Bir Cevap Yazın