Türkiye Bilişim Derneği‘nin Bilişim Dergisi‘ne yazdığım Özgürlük İçin… yazılarını gecikmeli olarak blog’umdan yayınlamaya devam edelim.
Şubat ayının yazısı burada:
“Organize İşler” Bunlar…
Özgür yazılımın lisansı gereği bedava olmadığından söz etmiştik geçen yazımızda. Ancak, lisansının kullanıcıya sağladığı özgürlüklerin bir sonucu olarak pazar fiyatının sıfır olması son derece mantıklı. Siz GPL lisanslı bir ürünü 100’e satıyorsunuz diyelim. Rakibiniz ürünü sizden alıp 90’a satmaya başlayamaz mı? Başlar. Birisi de ondan alıp 80’e satar… Böyle böyle fiyat 0’a düşüverir, açık rekabet koşullarında. Yani bir anlamda özgürlük (as in freedom), bedava (as in free beer) olma halini yanında getirir. Haydi özgür yazılım geliştirenleri, zamanını ve kafasını vererek kod özgür yazanları bir kenara bırakalım; onların mutlaka bir motivasyonları vardır. Özgür yazılım üzerine iş kuranlara, bu işi iş (business) olarak yapanlara ne diyeceğiz?
Pardus, özgür bir yazılım ürünü. Yukarıdaki mantıkla fiyatı sıfır olmak zorunda. Buna karşın Pardus proje ekibi olarak karşılığında para aldığımız işlere de giriyoruz, deyim yerindeyse “Pardus satıyoruz”, hem de sıfırdan farklı bir fiyata! Bunu ilk duyduğunda, özgür yazılım yaklaşımına biraz yabancı bir yöneticimiz, o günlerin popüler bir filmine gönderme yaparak, “Yahu, siz de ‘Organize İşler’e döndünüz!” deyivermişti. O günden beri özgür yazılım iş modellerinin geleneksel iş yaklaşımı gözünde nasıl anlaşılmaz olduğunu vurgulamak için kullanıyorum bu sözleri…
Evet, özgür yazılım temelli bir iş kurmak, bu işten para kazanmak, hem de çok para kazanmak mümkün. En temel örneği en büyük özgür yazılım şirketi RedHat (www.redhat.com): Yıllık 500 milyon $’lık satışı ile 5 milyar $ civarında bir pazar değerine sahip. Ve temel ürünü, RedHat Enterprise Linux (RHEL) bir özgür yazılım ürünü! RedHat aslında yazılımı değil güncelleme hizmetini, desteğini ve marka kullanım hakkını satıyor. İsterseniz üründen RedHat markası ile ilgili tüm unsurları çıkarıp özgürce yeniden dağıtabilirsiniz, ki bunu yapanlar da var.
Bir başka özgür yazılım başarı hikayesi veritabanı yazılımı MySQL (www.mysql.com), ve 75 milyon $’lık yıllık geliri ile önümüzdeki yıllarda halka açılmaya hazırlanan şirketi MySQL AB. MySQL bir özgür yazılım ürünü, internet üzerinden indirip kullanabiliyorsunuz. Ama tümüyle aynı ürünü özgür olmayan lisanslarla da satın alabiliyorsunuz, özellikle OEM üreticiler ve kimi kurumsal müşteriler bunu tercih ediyor. MySQL’in 5.000 civarında para ödeyen müşterisi var. Dikkat ediniz: Bedava olan ürünün birebir aynısı için para ödüyorlar.
Pek enteresan bir başka örnek de ilk uzay turisti Mark Shuttleworth tarafından finanse edilen ve son zamanların en gözde Linux dağıtımı Ubuntu (www.ubuntu.com). İlk zamanlarda dünyanın her tarafından isteyene bir set CD gönderecek kadar büyük masrafları göze alan Ubuntu, şimdilerde kimi Dell bilgisayarlarında ön-yüklü işletim sistemi statüsünde gelir getiriyor. Ürün özgür, internetten indirilip kullanılabilir halde, buna karşın bir fiyatı var ve satılıyor…
Bir de özgür yazılım ürününden değil de ilintili hizmetlerden para kazanan şirketler var. Bu şirketlerin iş modelleri sahipli (proprietary) yazılım kuzenlerinden çok da farklı değil. Neticede, yazılım yaşam döngüsünde danışmanlık, kurulum, özelleştirme, eğitim, destek, bakım vb hizmetler, ürünün sahipli ya da özgür olmasından bağımsız olarak, talep ediliyor ve satın alınıyor. Mutlaka özgür yazılım ve sahipli yazılım hizmet şirketlerinin üretim ve işleyiş süreçleri birbirinden farklılıklar gösterecektir, ama neticede yapılan şey hizmet satışı, burada sürpriz yok.
Kısacası, fiyatı sıfır olan bir ürün çok ciddi bir işin temeline oturabiliyor. Bir Gartner çalışmasına göre, özgür yazılımın küresel pazardaki payı 2006’da %13’ten 2011’de %27’ye yükselecekmiş. Yani, özgür yazılım için 45 küsur milyar $’lık ek bir pazar potansiyeli varmış. Google, IBM, HP, Oracle başta olmak, ve hatta Microsoft da dahil olmak, üzere onlarca-yüzlerce dev-büyük-ufak şirketin özgür yazılım üretim süreci ve özgür yazılım iş modelleri üzerine kafa patlatmasının nedeni bu işte. Gerçekten de “Organize İşler” bunlar…
Bir Cevap Yazın