Sene bitmeden epey bir zaman önce vaat etmiş olduğumuz bu yazıyı da derleyip toparlayıp yayımlayalım…
Eğer Google’ın bir masaüstü işletim sistemi geliştirmesi dedikodusu tekno geyik muhabbetleri için altın ise, Google’ın bir cep telefonu geliştirmesi dedikodusu kesinlikle pırlantadır! Aslında bu, o kadar da “dedikodu” sayılmaz. Hele, adamların iki yıl önce bu konuda çalışan bir şirketi satın aldıkları ayan beyan ortadayken. Ama son üç aydaki bir yalanlanıp bir yeniden ateşlenen dedikodular, çarpıcı ilk fotoğraflar, Google yönetiminin muğlak açıklamaları… olayı pembe dizi kıvamına getirdi.
Sonunda 5 Kasım günü işin rengi ortaya çıktı: Google ve bir grup mobil endüstri aktörü Open Handset Alliance adı altında bir koalisyon oluşturuyorlardı. Amaçları açık bir mobil uygulama platformu geliştirmekti ve duyuruya göre bu bağlamda “birlikte” Android’i geliştirmişlerdi.
Koalisyonun cep telefonu üreticileri köşesinde HTC, Motorola, LG ve SAmsung oturuyorlar. Özellikle HTC’nin iPhone’u doğrudan rakip alan Windows Mobile telefonları düşünüldüğünde bu köşeden ilginç gelişmeler beklenebilir 2008 içerisinde. Operatörler arasında NTT DoCoMo, Sprint Nextel, T-Mobile, Telefonica, Telecom Italia var. NTT DoCoMo 3G müşteri portföyü ve dahi tecrübesi ile sağlam bir oyuncu. Elektronik sanayicileri içinde Intel, BroadComm ve Qualcomm’u sayabiliriz. Yazılımcıların başında, doğal olarak, Google var, ayrıca eBay ismi gözümüze çarpıyor. Koalisyon ortaklarına bakınca daha önce gördüğümüz açık mobil koalisyonlarına göre daha güçlü bir ekiple karşı karşıya olduğumuz doğru. Bir de Google gibi bir dev girişimin en başında yürüyor. Birşeylerin piştiği kesin!
Ama Google’ın mali ve kullanıcı gücü, koalisyon üyelerinin kalibresi, Android’in varlığı bu girişimin başarısını peşinen ilan eder mi dersiniz? Hızla kısa yanıtımı vereyim: Hayır. Sonra da uzun yanıta geçeyim: Öncelikle cep telefonu pazarının hayli oturmuş oyuncu ve kuralları mevcut. Yeni gelenlerin bu alanda rahatça rekabet üstünlüğü sağlamaları, hatta pazar payı kapmaları o kadar kolay değil. İşletim sistemi açısından da Windows Mobile ile Symbian liderlik için çarpışıyorlar, bu arenaya girmek de o kadar kolay değil.
İmkansız mı? Hayır! Bunu Hazret-i Jobs’un Apple’ı gayet güzel gösterdi. iPhone ile cep telefonu ve mobil işletim sistemi pazarının kurallarını yeniden yazdı neredeyse. En şüpheciler bile iPhone ile birkaç saat/birkaç gün geçirince pek enteresan şeyler söylüyorlar. Nedir bu başarının sırrı? İki unsur: Öncelikle tasarım. Gerek fiziksel tasarım, gerekse arayüz tasarımı cihaza ilk bakışta, ilk tutuşta cezbedici bir hava veriyor. “Sevdiğiniz alet-edevatı daha iyi kullanırsınız” kullanışlılık atasözünden hareketle de iPhone’u severek kullanıyorsunuz. Kişisel olarak elime aldığımda bu derece hoşuma giden ve beni etkileyen bir mobil cihazım olmadı yıllardır. Doğru bir hedef, ve tam isabet!
İkinci unsur ise teknolojinin doğru gerçeklemesi ile sağlanan performans. Gerek böyle bir cihazla yapılmak istenen (hemen) herşeyin yapılabiliyor olması, en azından gelecek nesil ürünler ile yapılacağının kesin olması. Gerekse cihazın teknik performansı, hızı, grafik işlemleri, çoklu işlemler, uygulamaların “çakma değil de gerçek” oluşu, … Tüm cep telefonu ve mobil cihaz üreticileri bir anda şarlatan konumuna düştüler iPhone’un ortaya çıkışı ile. Herkes “böyle birşey mümkündü de bunca yıldır niye yapmadınız” diye söylenmeye başladı.
Android derken iPhone anlatmaya başladım değil mi? Evet, doğru. Nedeni de basit: iPhone bir galip. Android ise çoğunlukla bir fikir. Android’in iPhone’a nasıl bir rekabet üstünlüğü sağlayabileceğini pek merak ediyorum. Tasarımı geçelim, o konuda Apple ile başa çıkmak pek kolay değil. Performans tarafında dahi Android iPhone’un yapamadığı neyi vaat ediyor bize? Wallahi ben iki aydır yazılanlardan ve çizilenlerden anlayamadım bunu. Bekleyip göreceğiz herhalde. Ama ben işletim sistemi pazarında olduğu gibi mobil platform pazarında da Google’a pek şans tanımıyorum. Gerçi bu kadar büyük paraya ve kullanıcı kitlesine sahip şirketlerin uzun solukları ile zaman içerisinde ne yapabileceklerini kestirmek hayli zor: Microsoft’un Palm’ı ortadan silmesini anımsayın. Kaç WinCE sürümü aldı, ama sonunda oldu…
OHA’nın açıklığı ile iPhone’un kapalılığı konusu ise bambaşka bir hikaye. Açık ve özgür olanın başlangıçtan önemli bir avantaj taşıdığı ve geleceğin açık ve özgür olanın olduğuna şüphem yok. Ama kısa vadede yapılan icraat her zaman bu yönde olmayabiliyor. Android’in açık olması galip geleceğinin garantisi değil. Daha konuşacağız bu konuları…
Herkese iyi yıllar! Bu vesile ile blogumun 4. yılını ve 150. yazısını da kutlamış olalım!
Bir Cevap Yazın