Cep telefonu ve avuçiçi (PDA) konusunda epey dertliyim, takip edebildiğiniz gibi. Palm ile 6 yıldan sonra, yaklaşık bir buçuk yıl önce avuçiçisiz bir hayatı seçmiş ve bir yıldır da yalnızca Nokia E60 akıllı(ca) cep telefonu kullanır hale gelmiştim. Geçen gün ofiste yerleştirme sırasında eski Palm beşiğimi bulup iki önceki Palm’ımı yeniden hayata döndürmek, en azından içerisinde ne var-ne yok bakmak sevdasına kapıldım kısa bir süre. Neyse ki veri fetişimi irade yoluyla tedavi etmeye çalışıyorum, ve bu kez de başarılı oldum. Tabi Palm’ın eskisi gibi öyle tek bir eşleme sonrasında doğru düzgün çalışmaması ve benim de Palm yetkinliğimden epey kaybetmiş olmamın da bu zaferde payı var. Diyorum ki, hazır sene sonu gelirken bu durumumu gözden geçirip 2008 için planlarımı yapmakta yarar var 😉
E60 çoğunlukla işimi görüyor. Zaten yaptıklarım telefonla konuşmak, mesaj alıp vermek, ofisten/evden uzakta ve bilgisayarsızsam e-postalarımı kontrol etmek, sınırlı web gezintileri… gibi fazla iddialı olmayan işler. Bununla birlikte arada sırada (ve kimi zaman sık sık) ahımı alıyor E60. Yetersiz kalıyor, misal, kısıtlı kurabiye ve JavaScript desteği kimi web sitelerine girmemi engelliyor. Flash oynatıcısının özel olması nedeniyle epeyce bir sitede, mesela YouTube’da, işe yaramıyor. Kimi zaman e-postaları alırken kafayı yiyip telefonu kapatıyor. Zaman zaman telefon tümüyle kilitleniyor, pilini çıkarıp bir süre beklemeden kendine gelemiyor… E60’ın ekranı bir cep telefonu için hayli başarılı, ama avuçiçi işlevleri için ne yazık ki fazlasıyla küçük, PDF doküman okumak tam bir işkence, bırakın ofis dokümanı düzeltmeyi… S60 fena olmayan bir işletim sistemi olsa da gerçek anlamda yoğun iş kullanımına dayanamıyor, bu açık. Netice: Ne kadar tümleşik cihazlara karşı da olsam yalnız bir akıllı(ca) cep telefonu ile hayatı idame ettirmek mümkün değil! Bir yılını doldurdu, ama E60’ın çoktan idam fermanı imzalandı 😉
Bu yılın başında Apple’in iPhone’u duyurmasını büyük bir heyecanla takip edip “işte istediğim cihaz bu!” deme noktasına gelmiştim. Gerçi Hazret-i Jobs’un süper-düper kapalılık kriterleri nedeniyle iPhone özellikle özgür yazılım camiasında sıkı bir dayak yedi, ama ben hala işlevi açısından uygun bir seçenek olduğunu düşünüyorum. Sevgili Görkem’in getirdiği ve sonrasında sevgili Gökmen’in olan iPhone’u elime aldıktan sonra da bu kararım değişmiş durumda değil, hatta perçinlendi bile diyebilirim. Ayrıca az-buçuk teknoloji bilgimle iPhone’u kodesten kurtarma (jailbreak) ve kilidini kırma (unlock) işlerini rahatlıkla yapabileceğimi sanıyorum. Palm’ım ile ne flash’lar yazıp çizmiştik zamanında. Ah mazi… iPhone’un “gerçek” bir işletim sistemi ile geliyor olması en önemli özelliklerinden birisi. E60 ile yaşadığım “adım Hıdır, elimden gelen budur” (tüm Hıdır’ları tenzih ederim 🙂 semptomlarından kurtulacağımı umuyorum. Ama asıl cazip yanı tasarımının güzelliği, hem kullanışlılık yönünden, hem de fiziksel bir edevat olarak duruşu ile. Kullanışlılıkçıların “sevdiğimiz alet edevatı daha iyi kullanırız” söyleminde doğruluk payı mevcut, gerçekten de cihaz kendini sevdirmeli. Apple tasarımlarının bu avantajı önemli! Tek dezavantajı henüz Türkiye’ye gelmemiş olması. ABD’den almak gerekiyor, sonra da TK ile cebelleşmek. Fazla alengiratlı, yasal açıdan gri işlere karşı olduğumdan uygun bir ABD seyahati bekleyeceğiz herhalde. TR’ye geldiğinde makul bir fiyattan satılmayacağından eminim, ve o fiyatı ödemeye de hiç niyetim yok!
Bu arada ilginç yeni cihazlar da çıktı piyasaya: Nokia N810, amazon kindle başta olmak üzere… Bunların temel özelliği, kameralı, cep telefonlu, MP3 çalarlı, WiFi bağlanan avuçiçi bilgisayarı, … iPhone gibi herşeyi yapmaya çalışmamaları. N810 bir internet tableti, kindle ise bir e-kitap okuma platformu. Gerçi açık doğası gereği N810’un işlevlerini çeşitlendirmek mümkün ve kindle da sınırlı da olsa çevrimiçi hizmetler veriyor. Yani ikisi de genişlemeye müsait ürünler. Ama iPhone kadar değil!
Nokia N810 (ve ataları 770 ve N800) bir internet tableti. Üzerinde Linux temelli bir işletim sistemi ve Gnome türevi bir masaüstü geliştirme ortamı (maemo) mevcut. Bazı uygulamaları Nokia tarafından geliştiril(t)miş sahipli yazılımlar. Bu nedenle, örneğin, 710 -> 800 geçişinde internet tarayıcı sıkıntıları yaşanmıştı yanılmıyorsam. GSM yeteneği yok, Nokia’nın kasıtlı ve blinçli seçimi gereğince. Ama Skype ile VoIP yapmak ve bir telefonumsu olarak kullanmak mümkün. Ayrıca son modeli N810’da bir de fiziksel klavye var! Bir zamanlar bu cihaza hayran kalmış ve “bir sonraki el cihazım” olarak ilan etmiştim. Ama sevgili Barış’ın 770’i ile biraz oynayınca Palm’ın işlevselliğinden pek uzak bulup sessizce kararımı değiştirmiştim. Hala da N810’u ciddi bir seçenek olarak görmüyorum. Palm günlerim geride kaldı herhalde…
kindle’a gelince… Bu cihaz kavram olarak pek heyecan verici: E-mürekkep/e-kağıt kullanan bir e-kitap okuyucu. Dolayısı ile kitap okumaya hayli benzer bir kullanıcı deneyimi vaadediyor: Gözü yoran bir arka ışığı yok, yazıtipleri ve büyüklükleri kitap okumayı andıran bir yumuşaklıkla ayarlanabiliyor. Hem de sürekli internet bağlantısı var EVDO şebekesi üzerinden (yani Kuzey Amerika dışında pek bir işe yaramıyor 😦 Bu bağlantı ile e-kitapları indirmek yanında okunan kitaptaki sözcükler için Wikipedia/Wiktionary aramaları yapmak mümkün. Bir de “deneysel” diye adlandırılan gerçek internet tarayıcısı var. E-kitap yanında gazetelere ve bloglara da abone olunabiliyor. Ayrıca dokümanlarınızı kindle formatına çevirip yanınızda taşımanız mümkün. Özellikle sık seyahat eden ve bol okuyanlar için birebir.
Olumsuzluklara gelince: Bir kere cihaz çok çirkin, sanki 80’lerden hatta 70’lerden fırlamış. Tasarım ekibine bir eksi… Ayrıca çok sık kullanılması beklenmeyen fiziksel klavyesi, dokunmatik ekranı olmaması, sayfa konumlama/çevirme tuşlarının kullanım sıkıntıları da cabası. Tasarım ve kullanışlılık ekibine bir eksi daha! Apple tasarımcıları aynı kavramı nasıl hayata geçirirlerdi merak ediyorum doğrusu.
İkinci olumsuzluk ise fiyatlandırma politikası: E-kitapları ve hatta gazeteleri anladık diyelim. Bloglar için dahi abonelik ücreti var: Aylık 0.99$. Kendi dokümanlarınızı çevirmek için de EVDO şebekesini kullanıyorsunuz ve buna dahi bir ücret ödemeniz gerekiyor. Hem de PDF gibi en baba e-kitap formatı desteklenmiyor. Yeterince açık değil, üçüncü parti uygulamalar için cazip bir platform oluşturmuyor, hele bir de iPhone’a göre daha kısıtlı bir cihaz olduğunu düşünürsek. Cihaz 400$, e-kitaplar da 10$ civarında. Sonuçta pahalı bir icat. Ben daha çok “kitap kulübü” benzeri bir fiyat politikasını tercih ederdim: Cihaz için ya para vermemek ya da cüzi bir para (100$ mesela) vermek. Buna karşın bir ya da iki yıl boyunca her ay liste fiyatından en az üç e-kitap almak zorunda olmak. Tabii bunun yanında kampanya e-kitapları ile bu sayıyı ikiyle çarpmak. Fizibilite hesabını yapmadım, ama benim verdiğim sayılarla oynayarak kazanan bir iş modeli oluşturmak mümkün. Mevcut hali ile yaygınlaşması zor görünüyor. Ama amazon’un bu oyuna girmesi başlıbaşına bir olay. Zaman içerisinde kazanan stratejiyi bulacaklarını tahmin ediyorum.
Evet… toplarsak: 2008’de iPhone sahibi olmam pek muhtemel. N810 listemde değil. Daha makul fiyatlı ve GSM/3G bağlantılı bir kindle ilgimi çekebilir…
Bir Cevap Yazın