Bilen bilir, Fransa Bisiklet turu, haydi gerçek adıyla söyleyelim Le Tour, hastasıyım. Fırsat buldukça TV karşısında -nefes almamacasına-, zorunluluk durumunda ise bilgisayar başında ya da cep telefonu ile internetten izlerim etapları. 25 yaş genç ve 25 kilo zayıf olsam, bir gün Le Tour’da pedal çevirmek hayali ile dere-tepe bisiklet binebilirdim, Allah sizi inandırsın..
Geçen senelerde Le Tour’a Lance Armstrong damgası vurulmuştu, hem yarışta, hem de doping vs tartışmaları ile. Kanser ile mücadelesini kazanması yetmiyormuş gibi adamın yedi kez Le Tour’u en önde tamamlaması başlıbaşına bir efsane konusu. Formula 1’de Schumi ile karşılaştırırım Lance’ı sık sık, ikisinin de seveni olduğu gibi sevmeyeni de boldur; ama sonuçlara gelince fazla söze hacet kalmaz. Şunu da ekleyeyim: konu sportmenlik ise Armstrong Michael’e fersah fersah fark atar. Rakibi düşünce durup bekleyen kaç bisikletçi çıkar şu alemde…
Lance’ın emekliliği ardından başa güreşeceği tahmin edilen Ulrich ile Basso, Operacion Puerto doping soruşturması kapsamında yarış dışı kalıp Vinokourov da takımının toparlanamaması nedeniyle yarışa katılamayınca, bu seneki Le Tour son yıllara göre hayli değişik, hayli sönük geçiyor. Turun son dağ etabı bugün koşuluyor, ama sadece günlüğüme birşeyler karalama gereği hissettiğimden yazıyorum, yoksa öyle koştura koştura haber verecek birşeyler yok.
Bugünün sonunda ak koyun-kara koyun ortaya çıkacak: Bakalım dün çatlayayazan Floyd Landis 8 dakikalık farkı kapatabilecek mi, yoksa İspanyol keçisi Carlos Sastre sessiz ve derinden birşeyler mi hazırlıyor dün olduğu gibi, ya da sönük ve silik Oscar Pereiro mı alacak kupayı? Yahu şu adamların hiç biri henüz bir etap kazanamadı, nasıl iştir anlaşılmaz. Hey gidi Lance hey!
Bir Cevap Yazın