Pardus macerası bugün pek önemli bir kilometre taşını geçiyor: İlk ürünümüz olan Çalışan CD‘nin çıkışının üzerinden tam 5 yıl geçmiş. 1, 5, 10, 25, 50 … önemli yıldönümleri; hayır, diğerlerinden farklı olduğundan değil, sayının yuvarlaklığından etkilenip özel anlamlar yüklediğimizden; gümüş, altın, platin yıl diye isim bile koyduğumuzdan. Beş yaş, kalıcılığın kesinleştiği, buna karşın geleceğe dönük beklentilerin arttığı bir dönem. Pardus’un geçmişine ve geleceğine baktığımızda da benzer şeyler görüyoruz.
Pardus’un katettiği yolu anlamak için en iyisi bu 5 yılda çıkardığımız ürünlerin üzerinden geçelim birer birer:
Gaziantep Üniversitesi’nde düzenlenen Akademik Bilişim konferansında 2 Şubat 2005’te duyuruldu Pardus Çalışan CD ve dağıtılmaya başlandı. Çalışan CD’ye giden yol başlıbaşına roman konusu olur. Ben birkaç konu başlığı vermekle yetineyim: Master CD’lerin basılışı ve teslimatı, evde unutulan anahtar, Acıbadem-Atatürk Havalimanı hattı, Pardus kartonetinin otomobil ve uçaktaki macerası, “kaymağım”, İmam Çağdaş, katmer ve sıcak sütle kahvaltı… Ürüne gelirsek dört aylık sıkı bir çalışmanın sonucu, Pardus’la ne yapmak istediğimizin güzel bir örneği. Görseller (sevgili Umut, kulakların çınlasın!) harika, arayüzler temiz ve kullanışlı. Altta, biraz sıkıntılı da olsa, bir nevi ÇOMAR çalışıyor. En önemlisi marka sorunlu Uludağ ismi yerine Pardus gelmiş, aslanlar… yok yok parslar gibi!
Yeni bir ürün çıkarmanın aslında kolay, mevcut olanı sürdürmenin ise zor olduğunu öğrenme “fırsat”ını Pardus Çalışan CD 1.1 zamanlarında bulduk. “İki haftada hallederiz” diye giriştiğimiz güncelleme, hata giderme ve kimi teknolojilerimizi törpüleme / cilalama işi üç ayı aşıyor. Aslında daha da uzar, ama bir noktada dur demek gereğini -biz bile- hissediyoruz. Son gece ÇOMAR ile gereksiz oynamalar (sevgili Serdar Hoca, biz bu mereti neden yedik?), sabaha kadar süren bir ralii… Sonunda sessiz sedasız ortaya çıkıyor Çalışan CD 1.1. Arada “Çalışan CD ile övünmek TÜBİTAK’a yakışmaz”, “Taktım CD’yi çalışmadı, rezalet” ve benzeri değerlendirmeler cabası…
Pardus 1.0 kritik bir sürümdü. Bir kere PiSi’yi tasarlamak ve geliştirmek gerekiyordu. Sonra gerçek anlamda çalışan ve sürekli çalışabilecek bir de ÇOMAR. Ekip biraz büyüdü, tasarım tartışmaları biraz sertleşti, diğer işleri nedeniyle proje yöneticisi ofise biraz daha az uğramaya başladı… Sonunda sevgili Çağlar tarihi açıklamasını yaptı: “Bu sürüm bu yıl içerisinde çıkmazsa kendimi Boğaz Köprüsü’nden atacağım!”. Çağlar sevgisi ağır bastı ve yılın bitmesine dört gün kala Pardus 1.0 arz-ı endam etti. Bizim için önemli bir adımdı, ama herhalde yapılmış en iyi Linux dağıtımı değildi. Yine de büyük sükse yaptı…
Bir yaşını kazasız belasız atlatan Pardus, daha da dişli yeni hedefine yöneldi: Yeni bir sürüm çıkarmak. Bu hedefe ulaşırken önemli bir de hata yaptı, kısmen isteyerek: Pardus 1.0’ı ölüme terketti. 1.0’ın gerek tasarım hataları ve gerekse yeterince oturmamış kod temeli zaten geliştirici ekibi rahatsız ediyordu. Bu arada ekip gelişmiş ve Türkiye’de özgür yazılımın rüya takımı haline gelmişti. Pek çok şey gözden geçirildi, yeniden yazıldı. Sevgili Barış YALI’yı rock-solid hale getirdi, sevgili Gürer ÇOMAR’ı ve pek çok yönetsel aracı ele aldı, sevgili Faik PiSi’yi ayağa kaldırdı. Sürüm yöneticimiz sevgili Çağlar, yanında multimedya gurusu sevgili Onur, güvenlik ninjası ve herşey sorumlusu sevgili İsmail… Sevgili Ekin testçi kisvesi altında Pardus kariyerine hazırlanıyordu. Genç arkadaşlarımız sevgili Bahadır ile Gökmen de abilerine destek oluyordu. Grafik için Umut, sosyal ve camia işleri için sevgili Löker. Bir tek sevgili Meren‘i kaybettik yolda, medeni hal değişimi ve akademia sevdası ile. Bu ekip ile yapılamayacak iş göremiyorum ben…
Ekip hakkını verdi ve Pardus’un sürüm kalitesi kat kat yükseldi. Yavaş yavaş kurumsal kullanıcıların ve (belki daha önce) küresel Linux camiasının dikkatini çekecek özelliklerde bir ürün çıktı ortaya. Durumun verdiği özgüven ile güncelleme sürümleri yayımlamaya başladık, bunlara da Anadolu’nun nadir ve nadide hayvanlarının adlarını verdik. Pardus 2007’nin en önemli başarısı Milli Savunma Bakanlığı’nın Türkiye çapında 600 biriminde ve 5.000 üzerinde istemcide Pardus (2007 temelli “Kurumsal 1”) kullanmaya başlaması idi. 2007 güzel bir yıl oldu…
2007 bir yandan böyle parlak geçerken bir yandan da rüya takım’ın dağıldığı dönem oldu. Hatta öyle zamanlar oldu ki biz bile projenin geleceğinden, hadi en azından kısa vadede geleceğinden, endişe duymaya başladık. Ama isimlerini özellikle saymak istediğim üç genç arkadaş, sevgili Gökçen, sevgili Ozan ve sevgili Fatih birinci ve birbuçuğuncu nesil geliştiriciler ile birlikte harika işler çıkardılar ve Pardus 2008, istediğimizden biraz geç de olsa, sevgili Ekin‘in sürüm yöneticiliğinde yayımlandı. Gerek kullanıcılarımızdan, gerekse küresel Linux camiasından aldığı tepkiler Pardus 2007’nin gerisinde değildi, hatta daha bile iyiydi. Şimdilerde bile sıkı tartışmalardan birisi en iyi Linux sürümünün Pardus 2007.3 Lynx lynx mi, yoksa Pardus 2008.2 Canis aureus mu olduğu yönündedir. Pardus ekibi kısmen kurumsallaştığını, sürdürülebilirliğinin kişi bağımsız olduğunu göstermişti. Hem de 2008’i çıkarırken 2007’yi öldürmemiş, ikisine de destek vereye devam etmiştik. Ekip ve süreç olgunlaşıyordu…
Kimi diğer dağıtımlardan farklı olarak biz güçlü görsel efektleri ve yeni nesil etkileşim paradigması sunan KDE4’e biraz mesafeli durduk. Bleeding edge tekno-geyikler kadar sıradan kullanıcı, KOBİ’ler ve hatta kurumların tercih ettiği bir dağıtım olarak kararlılığı da gözardı etmememiz gerekiyordu. KDE4’in girişi Pardus 2009 ile oldu. Ve çok da bomba oldu… Sevgili Onur yönetiminde ekibimiz pek çokları (bu arada KDE geliştiricileri) tarafından “en iyi KDE4 gerçeklemesi” olarak anılan bir sürüm çıkardılar. Diğer yandan 2008 desteğini de sürdürerek (ve hatta Pardus Kurumsal 2 için KDE3 arayüzünü tercih ederek) aynı anda iki ana kanalda da iş görebileceğimizi gösterdik. 2009 şu anda kendinden emin bir şekilde yaşamına devam ediyor, bu yıl sonunda Pardus 2011 çıkana kadar buraların efendisi o!
Görüldüğü üzere karnemiz oldukça etkileyici. Hele bu işleri rakibimiz / kıyaslama yaptığımız dağıtımların 3, 5 ve hatta 10’da biri büyüklükte bir ekiple yaptığımızı düşündüğümüzde oldukça etkileyici. 5. yıl değerlendirmelerimize diğer açılardan devam edeceğiz…
Bir Cevap Yazın