Ön özür: Yalnızca bir şeyler alıntılayıp günlük girdisi oluşturmaktan hoşlanmıyorum. “Söyleyeceğin birşey varsa söyle kardeşim, yoksa git amazon.com’a review yaz” diye düşünüyorum. Ama bu aralar bu kuralı, biraz daha sıkça, çiğner duruma düştüm. Kendi yazdıklarımı yakında görebileceksiniz umarım, bu günlük -yine- bir alıntı ile idare edeceğiz…
Eamon Kelly’nin Powerful Times kitabında “Refah ve Çöküş” başlıklı bölümde Çin’le ilgili değerlendirmeden bir parça:
China has also been careful not to get locked into proprietary software standards and solutions, committing itself to Linux rather than adopting a Microsoft platform. Part of the reason for this is pure economics — the costs of scaling, upgrading, and innovating systems are prohibitive under a limited license model, thus the powerful incentive to look for alternatives. But it is also true that China’s size and power allow it to ignore international models where and when they threaten its ability to control its own destiny and develop its own alternative structures. Like Brazil, China is starting to set its own standards and make its won rules.
Pardus, “ulusal” işletim sistemi, şu – bu konuları tartışırken göz önünde bulundurulmasında fazlaca yarar gördüğüm bir paragraf. Nedenin ne ilk, ne de ikinci yarısı Türkiye’ye Çin’e olduğu kadar uymuyor, farkındayım. Ancak, bir an için dahi olsa, Pardus’un küresel pazarda var olabileceğini düşünürsek ve Linux ve özgür yazılım modelinin de son derece manalı bir “international model” olduğunu anımsarsak paragraf daha da zihin açıcı hale geliyor.
Not: Bu arada Varan 1 başlıklı girdide muştulanan kamu kuruluşu artık açık oldu, basından ve sevgili geliştiricilerimizin günlüklerinden takip etmişsinizdir. Hayırlı olsun…
Bir Cevap Yazın